Pages

29 Temmuz 2010 Perşembe

Talihsiz Serüvenler Dizisi..

Bugün sabah bir panikle uyandım.. Uykus sersemi halimle alarmı kapamışım gözümü açtığımda saat neredeyse 7 buçuka geliyordu. Yani işin özü servisi kaçırdım!!Ardından bir panik harbi çıktım tabi metrobüse bindim,metrobüste mıçmıç bir kalabalık. Metrobüsten indim “heh bitti sıkıntılar taksiye bineyim burdan da çabuk gideyim” dedim. Tabi ki bitmedi. Taksiden indim şirketin önünde bir de baktım güvenlik kartım yok takside düşürmüşüm. Ancak bu kadar olabilir yahu. Her şey mi beni bulur bir günde. Bu da yetmezmiş gibi taksicinin peşinden koşmam yetişemeyip totum totum geri dönmek de cabası.. Neyseki taksici insaflı adammış , 1saat sonra falan dönüp resepsiyona bırakmış güvenlik kartımı sağolsun, duacıyım Ey taksici amca sana :))

Neyse günün sonu iyi bitti, Şirketin Yarıyıl değerlendirme toplantısı vardı Point Hotelde, sabah gerçekleşen talihsiz serüvenler dizim benim için öğleden sonra yerini rutin iş hayatıma bıraktı..Neyse gün bitiyor benim için,Yarın Kutsal Cuma.. ve maaş günü hem de ilk maaş günüm :)

28 Temmuz 2010 Çarşamba

GS Yeni Formalar..

Galatasaray dün yeni formaların lansmanını yaptı. Bir hafta öncesinden www.365g24s.com sitesinden geri sayıma başlanmıştı ve bizler de merak içinde yeni formalarımızı bekliyorduk. Gerçi medyaya illegal yollardan sızan görüntüler sayesinde bir formamızdan zaten haberdardık.

Tüm tartışmalara ve “karalamalara” rağmen formalarımızın çok başarılı olduğunu objektif olarak söyleyebilirim. Tabi ki de bazı rakip taraftarlardan beklediğimiz tepkileri aldık, ancak geçen sene de bunlara gülüp geçmiştik ve sonuç olarak en çok satılan formamız Mor forma olmuştu. İnsanlarda ki klasik algıyı ve tabuları yıktığı için de takımımı ayrıca yere göğe sığdıramıyorum:) Her zamanki gibi ilklerin takımı olduk ve sığ görüşlere kulak tıkayıp yine yaratıcılığımızı ve yenilikçi yapımızı ortaya koyduk.

2289 MERCAN

Öncelikle Kewell’la tanıttıkları çok iyi olmuş:)TFF’nin son düzenlemelerinde karşılaşan takımlar aynı renk formalarla bulunmaması gerekmekteymiş.Bu sebeple geçen sene 2288 “majesty” formasıyla sahalara çıkmıştık. Bu senenin aykırı forması ise “Mercan” ve kod adı 2289.Arma üzerindeki kabartmada ayrıca takdire şayandır bence.

ARSLAN

Arslan Forma eski futbolcumuz “Nihat Bekdik”’e ithafen hazırlanmıştır. Ve tabi ki bence simgemiz olan Arslanı forma üzerinde görmemiz o formayı daha da bir alınabilir kılıyor. Ayrıca üzerindeki arslan motifi çok başarılı olmuş.Bu yüzden bir seçim yapmam gerekirse Arslan forma favorimdir.

PARÇALI

Galatasaray’ın prestij forması olan parçalı forma geçen sezon da giydiğimiz parçalı formanın aynısı. Belki üzerinde ufak oynamalarla yeni bir parçalı forma tasarlanabilirdi diye düşünüyorum ancak parçalı formayı zaten her türlü beğeneceğimiz için çok da fark etmiyor diyebilirim.

Bir de bence asıl konuşulması gereken başarılı lansman çalışmamız. Geçen sene de www.2288gs.com sitesiyle de çok başarılı bir işe imza atılmıştı. Bu sene bence en çok dikkat çeken şey her formanın hikayesinin olması ve her forma için ayrı ayrı kısa filmler çekilmesi. Gerçekten Galatasaray bu işi iyi başarıyor diyebiliyorum. Çünkü iki senedir formalardan önce lansman çalışmaları konuşuluyor.

Dün uzun bir süre www.gsstore.org sitesine ulaşım yoktu ki buradan da formaların beğenildiğini ve tabi ki lansman çalışmalarının karşılığını aldığını söyleyebiliriz:)

P.S: Bugün ben çok çılgın bir şey yaptım. Galatasaray Sportif A.Ş.’ye mail attım dedim “ ben bu şirkette çalışmak için ne yapmalıyım?” Vallahi yaptım , belki cevap falan gelmeyecek ama denemek bedava değil mi :)

Neyse bakalım yeni sezonda , yeni formalarımızın bize uğurlu gelmesini dilerim. İlk maaşımla soluğu GS Store’da alıcam , Arslanlı formayı da koleksiyona eklicem :)

24 Temmuz 2010 Cumartesi

The Cranberries

Bundan 6 yıl önce orkestra odasında dostlarımla sevdiğimiz bir grubun parçasını çalarken bir gün canlı dinliyebileceğimi düşünmemiştim tabi hiç..

Perşembe günü hepimizin hayalini gerçekleştirmiş oldum. İlk konser şarkımı Dolores’e eşlik ederk söyledim. Ve kusursuz bir performans izledim.

-Twenty one –Promises –Zombie –Animal İnstinct –Ode to my Family –Just My imagination –When You’re gone.. Ve tabi ki daha bir çoğu..İnanılmaz bir enerjiyle sundular bize. Fazla söze gerek yok sanırım. The Cranberries İstanbuldaydı.. Ve Unutamayacağım kadar harikaydı..

Bunlar da konserden, Dolores’in müthiş performansının kareleri..


21 Temmuz 2010 Çarşamba

His name is KEWEL, KEWEL from Galatasaray..

Evet bir sene daha bizimle..Evet yine coşturacak bizi, sakatlansa bile sadece kulübede oturduğunu görmek yetecek..Tribünler yıkılacak “Harry, Harry Kewel” diye..Gol attığında bize koşacak yine..Yaşına rağmen ne söylerse söylesinler biz hep seveceğiz onu ve bir sene boyunca yine bizim KEWELımız olacak!!

P.S: Gizem’in de dediği gibi bakılası insadır Harry Kewel. Bu yüzdendir ki hayranlığım hiç bitmeyecek ona karşı:)

I-pod’umda tabii ki “Daddy Cool” çalıyor…

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Vapur tarifesi..

Bugün Emre’yle, Kerem ve Gözde ikilisiyle birlikte Karaköy’de klasikleşen mekanımız NamPort’ta kahvaltıdaydık. Aslında kahvaltı İşletme Kulübü ‘nün en sevdiğim yönetim kuruluyla planlanmıştı ancak herkesin son anda dahi işleri çıkınca en sonunda bu dörtlü kadlık işte. Kahvaltımız havanın güzel olmasının da etkisiyle son derece doyurucu ve tatmin edici oldu. Denize karşı vapur ve martı sesleriyle yapılan kahvaltıyla erkenden güne başlayınca da insan günü hiç bitmesin istiyor :)Deniz havasını kokladıkça vapura binme sevdamız oluştu tabi.. Biz de içimizdeki sese kulak verip bindik kadıköy vapuruna .. Tabi Gözde’nin elinden fotoğraf makinesi hiç düşmedi.. Vapurun en güzel yerine oturduk, bir yandan güneş vuruyor ama tatlı tatlı.. Bir yandan da püfür püfür rüzgar esiyor.. Ohh hayat var diyor insan.. Bir de deniz de 3 tane yunus gördük hoplayıp zıplıyorlardı bize oyun yapıyor gibi :)Tabi size daha işin can alıcı kısmını söylemedim, yazımın başlığı da buradan geliyor zaten..Biz denize ,poz vermeye kaptırmışken baktık kadıköye gelmişiz, ayaklandık tabi inmek için baktık , kıyıya yanaşmış gibi gözükmüyor vapur, o vaziyette ayakta bekledik bir süre. Sonra ne mi oldu vapur gerisin geri Karaköy istikametine doğru hareket etmeye başladı. Biz durumu anlamaya çalışırıken insanların bize şaşkın bakışları altında dakikalar önce kalktığımız yere doğru yürümeye başladık.Trajikomik bir halimiz vardı cidden..Sonra sanki biz zaten Kadıköye gitmeye niyetli değilmişiz de öylesine vapura binmişiz gibi hiç istifimizi bozmadan Karaköye geri döndük :) Bizim vapur tarifemizde bugün bir akbil basımıyla iki kere gidip gelmek oldu o yolu :)

Tabi vapurdan inince sıcak İstanbul gerçeğiyle yüzleşmiş olduk. İlk başta Taksim’e yürümeye niyetlendik ama sıcak sebebiyle kendimizi Tünel’de bulduk :) Sonra da Beyoğlu’nda kahvelerimizi içip Saray Muhallebicisinde tatlılarımız yedik, pek de güzeldi, çok da güzeldi valla :)

Sıcak sebebiyle günü biraz erken tamamlamış da olsak Gzdkrm çiftiyle çok hoş bir gün geçirmiş olduk:)Teşekkürlerimizi sunarız kendilerine.Özellikle gzdsn’e fotoğraf sponsorum olduğu için kocaman öpücüklerimi de yollarım.♥

Günün en eğlendiğimiz anının resmidir. Dokunmatik ekran sen çok yaşa :)

16 Temmuz 2010 Cuma

Staj Günlükleri..

Vol.3

Thanks God it’s Friday:)

Bir haftayı daha devirdik.. Bu hafta biraz zor geçti benim için biraz sıkıldım açıkçası,çünkü çok fazla işim olmadı bu son 2 gün dışında ..Vakitte geçmek bilmiyor işte çalışmayınca da..

Onun dışında bizim şirkette “Happy Hour” adeti varmış :) Her ayın bir günü içkili,yemekli,müzikli eğlence. Motive edici bir hareket. Çok da güzel bir hareket :) O yüzden takdir ediyorum şirketimi. Bir de dün Superonline Ceo’su Murat Erkan’la da tanışma fırsatım oldu. Çok sempatik ve cana yakın biri. Böyle güzel vakit geçirdikçe daha da içim ısınıyor Superonline’a staj bitsin istemicem hiç, ya da staj bitsin beni işe alsınlar :)

He bir de bugün stajyer kolonisi olarak bir arkadaşımızın doğum gününü kutladık. Güzel bir ekip olduk bence. Herkes birarada yemeğe çıkıyoruz falan.. Staj hayatı güzel ya valla buna karar verdim.. Keşke hep stajyer kalsak.. :))

11 Temmuz 2010 Pazar

Pazartesi Sendromu..

Bunu da öğrenmiş oldum tam anlamıyla.. Hevesle ve heyecanla beklenen Cuma gününün ardından çabucak geçen iki gün ve yine Pazar gününün bitiyor olmasının verdiği hüzün..Yarın sabah erken uyanma ve işe gitme zorunluluğunun inceden inceye kendini hissettirmesi..Acı gerçek.. Zor be hacı çok zor..

Uyurken … MFÖ- Mecburen çalıyor ı-pod’umda..

I-Pod Candır…

Bu aralar I-pod’uma bağımlı bir hayat yaşıyorum.. Hafta içi sabahın köründe servise bindiğim için uykumu açan , kafamı dağıtan tek şey müzik oluyor.. Tabi bu süreç her sabah rutin olarak devam etmeye başlayınca ı-pod’suz yaşayamaz hale gelmeye başlıyorum :) Sadece serviste de değil tabi akşamları kitap okurken , ingilizce çalışırken vs.. Yine o hep yanımda :)

Bu aralar da en çok Sertab’ın yeni albümünü dinliyorum, bittikçe geri dönüyorum ,shuffle dinlemiyorum sırf hep Rengarenk’ten çalsın diye :) Ama hakkını vermek lazım hep diyordu Sertab ödüllük bir albüm olacak diye hakikaten de öyle olmuş, her şarkıyı ayrı ayrı çok beğendim. Tabi bi de olmazsa olmazlarım var Twilight’ın 3 serisinin soundtrackleri de vazgeçilmezlerimdendir. Özellikle Muse-Supermassive Black Hole, ilk filmdeki sahne gözümün önüne gelir severim bu sebeple, bir de sabahları dinleyince insanın uykusunu açma etkisi var o yüzden de ayrı bi güzeldir :)

Ama beni üzen bir şey varsa da o da şarkıların adını bilmeden dinlememdir. Ne yazık ki benim teknoloji harikası küçücük shuflle’ma bir ekrancık sığdıramamışlar, o yüzden şarkıları defalarca dinlemiş de olsam, ezbere biliyor da olsam adını ya da kimin söylediğini bilemiyebiliyorum bazen.. İşte bu beni çok üzüyor sevgili okur..

Velhasıl Müzik her şeydir.. bu sebeple de ı-pod candır..

P.S: Sabah işe giderken müzik dinliyorsanız eğer, şiddetle MFÖ’den Mecburen ile güne başlamınızı öneririm.. Her sabah işe gitmek için servise giderken, kulağımda bu şarkı, inanılmaz motive oluyorum ben .. Yürüyüşüm bile değişiyor hatta itiraf edeyim melodiye uyumlu yürümeye çalıştığım bile oluyor.. :)


Benimkisinin tıpkısının aynısıdır.. :)

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Staj Günlükleri…

Vol. 2

Stajda bir hafta geçti :) Nasıl geçti diye soracak olursanız, benim için SÜPER ötesi diyebilirim :)

Bu hafta boyunca Erhan Bey kendisinin gireceği toplantıların neredeyse hepsine beni de beraberinde götürdü .. Çok faydalı olduğunu söylemeliyim , çünkü bu toplantıların her birinde farklı bir şey öğrendim. Ürünleri tanıdım, departmanım genel olarak neler yapıyor bunları gördüm, ama sanırım en önemlisi de iş hayatının gerçeklerini kavradım :)

Bu hafta iki tane oryantasyona katıldık. İlki Turkcell PAF eğitimiydi. PAF takımı bünyesinde Turkcell grup şirketlerinde staj yapan herkes katıldı bu eğitime ve sunum Turkcell tarafından yapıldı. Keyifli ve eğlenceli geçen bir oryantasyon oldu. Ama Tukcell’in bir parçası olduğumuzu,Turkcell ailesinden olduğumuzu o kadar altı çizili dile getirdiler ki .. İnsan işe alınma konusunda umutlanmıyor dersem yalan olur :) Neyse o gün de öyle geçti..

Bugün de Superonline PAF ekibi olan bizlere İnsan kaynakları yetkilimiz Cem Bey bize çok eğlenceli bir sunum yaptı. Bir de bize bir proje verdi ki bence işin en heyecanlı kısmı bu oldu :) Projemiz şu;

Her birimiz bünyesinde bulunduğumuz departmanı, bu departmanın neler yaptığını, ve biz bu departmanda ne yapıyoruz ne yarar sağlıyoruz bunları bir powerpoint sunumu hazırlayıp 20 Ağustos tarihinde tüm Superonline PAF ekibine sunacağız ve kendi kendimizi oylayacağız (Yemekteyiz tadında olacak aynı :) ) Sonrasında 1. olan stajyer I-pod shuffle sahibi olacak. Çok keyifli bir çalışma olacak bence ..

Bugünün en komik anısı ise oryantasyon sonunda Cem Bey’in bize binayı tanımamız için oynattığı oyun oldu. 18 kişi olduğumuz için 3 gruba böldü bizi. Ve bir mani okudu bu mani bize gideceğimiz ve bir sonraki ipucunun yerini gösteriyordu. Böyle böyle bütün binayı koşa koşa dolaştık sanırım :) Bu da yetmiyormuş gibi bizi gören herkes bir yandan gülüyor , bir yandan da bize gideceğimiz yerler için ipucu veriyorlardı :) Çok ama çok eğlendim ..Sonunda bulduğumuz kutunun içinden de çikolata çıktı tabi beklediğimiz gibi ama olsun yine de 18 kişinin kurumsal bir şirketin içinde koşturarak oyun oynaması stajım için unutulmayacak bir anı oldu :)

Buarada dün Erhan Bey’le öğlen yemeğinde haftalık değerlendirme toplantısı yaptık. 1 haftada neler yaptık, bundan sonraki süreçte neler yapacağız vs gibi konuları konuştuk. Ben de açık bir biçimde part time devam etmek istediğimi ve bunun için de her şeyi öğrenmek istediğimi belirttim.. Erhan Bey bana her konuda yardımcı oluyor , ayrıca böyle haftalık değerlendirme toplantısı yapan tek stajyer de benim herhalde bu yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum :)

Bir de bu hafta içinde annemle babam burdaydı onları görmenin mutluluğunu da yaşadım ekstradan :) Yani kıssadan hisse Superonline’da hayat süper.. ben de hep mutluyum :)

Buarada kurumsal staylaaa derya.cetin@trainee.superonline.net(!)

Biterken.. Duman’dan Daha Mutlu Olamam gelsin :)

2 Temmuz 2010 Cuma

Çoraplar fora :)

Uzun zamandır bir ayakkabıya böyle vurulduğumu hatırlamıyorum.. :) Converse şeffaf model çıkarmış, çok da iyi yapmış.. Çünkü inanılmaz bir şey :) Hem de yanında renkli renkli çoraplar hediye ediyorlarmış satarken.. Ne güzel bir fikir yahu..Henüz fiyatını öğrenemedim ama çok pahalı olmamasını umut ediyorum :) Bence bütün kızların dikkatini çekecek bir model çünkü her renk olabilir, o gün canın hangi rengi istiyorsa , ruh halin hangi renge uygunsa converse in o renk olacak :) Hem de birden fazla converse in olmasına gerek kalmadan , daha ne isteyebiliriz değil mi kızlar ?

Hadi o zaman çorabına güvenen davransın :)



1 Temmuz 2010 Perşembe

Staj Günlükleri…

Vol. 1

Bugün Superonline’da ilk günümdü.. İlk staj günü tabi ki fazlasıyla heyecan demekti benim için.. Saat tam 8:00’da ( tam da olması gereken saatte ordaydım ) Benim gibi zamanında gelen bir kaç stajyerle birlikte neler olacağını beklemeye başladık.. Sonra Cem Bey ( mülakatımı yapan İK yetkilisi ) bizleri departmanlarımıza dağıttı..

Departmanımın adı Müşteri Deneyimi Yönetimi” .. Adından da anlaşılacağı üzere departmanım satış sonrası hizmete , müşteri memnuniyete dayalı bir departman.. Tamamiyle bütün satışların, çağrı merkezlerinin işini doğru yapmasının yönetilmesini sağlayan departman diyebilirim kısaca.. Benimle Erhan Bey ilgileniyor, kendisi bugün benim sıkılmamam için elinden gelen her şeyi yaptı.. Sıkılmadım da.. Çok ama çok keyifli, mutlu bir departmana sahibim.. Sanırım bu konuda şanslıyım da çünkü bu departmanın tek stajyeriyim..:) Departmandaki herkes neşeli ve işini severek yapıyor, hep bir hareket var tam da benim beklediğim gibi.. O yüzden sıkılmak, ya da yaptığın işten zevk almamak mümkün değil.. Departmanımı bu yüzden sevdim diyebilirim..:)

Daha ilk gün benim için çok yoğun olmadı tabii ..Ancak gün geçtikçe yoğunlaşacak .. Hem kurs, hem staj bir süre de olsa yoracak bana ama kurs 3 hafta sonra bitiyor ben de ona güveniyorum..

Sonunda gerçekten başardığımı hissediyorum.. Evet evet ben başardım.. Şımarıyorum belki ama olsun dimi o kadar :).. Çünkü ben çok mutluyum :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...