Pages

28 Şubat 2011 Pazartesi

The Oscar goes to…

Evet efenim 83. Oscar ödülleri de sahiplerini buldular. Dün gece saat 1:00’de Kırmızı Halı seremonisiyle başlayan ve sabahın ilk ışıklarına kadar süren tören her zaman ki gibi görkemli bir organizasyon oldu.

“On the Red Carpet” notlarından başlayalım ödüllere geçmeden önce.. Adaylıkları olan ablalarımız yine her zamanki gibi şık ve alımlılardı gerçekten.

Bu sene diğer senelere kıyasla dekolte ve abartıdan uzak, genele bakıldığında ise gerçekten şık elbiseler seçilmişti kırmızı halı için.. Natalie Portman, Nicole Kidman, Jennifer Lawrance, Sandra Block ve diğerleri.. Herkes kendi çapında çok ama çok şıklar.. Ama yine de en iyi kadın oyuncu adayları hem adaylıkları hem de güzelliklerini göstererek düşman çatlatmışlar sanki :) Nicole ve Natalie ablalarımızın yeri yine de ayrı valla.. Ayıptır söylemesi her daim taşlar yani :)


Oscar’ın güzelleriyle gözümüz gönlümüz açıldı tabi erkeklerin de pabucu dama atıldı böyle olunca :)

Neyse işin kırmızı halı boyutunu böylece özetlemiş olduk, törene geldi sıra..

Anne Hathaway ve James Franco’nun sunuculuğı ile renklenen gece de yine bir çok esprili an mevcuttu, tabi en çok dikkat çeken tören başlangıcında ki tüm filmlerden ufak sahnelerle Anne ve James’in de oynadığı keyifli bir tanıtım filmiydi.. Keyifle izlemek isteyene :)

Genel olarak tahminlerimin yoğunlukla tuttuğu ve sürpriz sonuçların olmadığı bir Oscar senesi oldu bu sene.. İşte 83. Oscar Töreninde heykelciği evine götürmeye hak kazananlar..

..and The Oscar goes to……

En İyi Film: The King's Speech

En İyi Yönetmen: Tom Hooper (The King's Speech)

En İyi Erkek Oyuncu: Colin Firth (The King's Speech)

En İyi Kadın Oyuncu: Natalie Portman (Black Swan)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christian Bale (The Fighter)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Melissa Leo (The Fighter)

En İyi Uyarlama Senaryo: Aaron Sorkin (The Social Network)

En İyi Orijinal Senaryo: David Seidler (The King's Speech)

En İyi Yabancı Film: In a Better World (Danimarka)

En İyi Görüntü Yönetimi: Inception - Wally Pfister

En İyi Sanat Yönetmeni: Alice in Wonderland - Robert Stromberg, Karen O'Hara

En İyi Animasyon: Toy Story 3

En İyi Belgesel: Inside Job

En İyi Animasyon (Kısa Metraj): The Lost Thing

En İyi Belgesel (Kısa): Strangers No More

En İyi Kısa Film: God of Love

En İyi Müzik: The Social Network, Trent Reznor ve Atticus Ross

En İyi Şarkı: Randy Newman, If I Rise - 127 Hours

En İyi Görsel Efekt: Inception, Paul Franklin, Chris Corbould, Andrew Lockley ve Peter Bebb

En İyi Kurgu The Social Network - Angus Wall ve Kirk Baxter

En İyi Ses Miksajı: Inception, Lora Hirschberg, Gary A. Rizzo ve Ed Novick

En İyi Ses Montajı: Inception, Richard King

En İyi Makyaj: The Wolfman, Rick Baker ve Dave Elsey

En İyi Kostüm: Alice in Wonderland, Colleen Atwood

23 Şubat 2011 Çarşamba

Anneye Özlemdir bu..

Anne resimlerinde sona geldik.. şimdiye kadar bizi takip ettiğiniz için çok teşekkür ediyoruz…Tabi ki şimdilik bitti diyoruz ama annem evde çalışmalara devam ediyor :) Daha önceden de belirttiğim gibi resimlerle ilgileniyorsanız,”çok beğendim bu resim benim olmalı” diyorsanız, benimle iletişime geçebilir ve birbirinden güzel bu resimlerden bir tanesine sahip olabilirsiniz :)
Kadişcime de resimlerini benimle paylaştığı ve blogumu şenlendirdiği için de özel teşekkür. Canım annem benim.. :))






   Annecandır bunu unutmayın.. :)

21 Şubat 2011 Pazartesi

King’s Speech..

Malum Oscar yaklaştı.. Doğal olarak aday filmleri izlemek, olaya Fransız kalmamak lazım dedik ve King’s Speech ( Zoraki Kral )‘ı izlemeye gittik. Benim her zaman İngiliz filmlerine özel bir ilgim olmuştur. O aksana hayran olmamak elde değil çünkü. Filmi izlerken altyazıları okuma gereğinden kurtarıyor seni çünkü , her kelimelerini seçebiliyorsun tek tek.. Neyse yazıyı benim İngiliz hayranlığıma dönüştürmeyelim de konudan sapmayalım :)

Film oldukça başarılıydı, ama oyunculuklar onun daha da ötesindeydi.. Colin Firth, Altın Küreyi sonuna kadar haketmesinin yanında Oscar’ı kaldırmasına da hiç bir engeli yok diyebilirim.. Aynı şey Helena Bonhem Carter için de geçerli tabi ki.. Genel olarak Tim Burton filmleriyle özdeşleştirdiğimiz Carter bu filmle de farklı bir oyunculuk sergilemiş ve bunda da oldukça başarılı olmuş..

Velhasıl kelam gidin görün bir an önce derim, hem de Oscar öncesi bir fikir olsun, boş boş izlemeyin :)



13 Şubat 2011 Pazar

Pazar Sürprizi..

Melabaa !

Bugün öyle güzel bir Şubat havasına uyandım ki, yazmadan edemedim. Kış mevsiminin sonlarına doğru, bizlere baharı yaşatan böyle havaları çok seviyorum. Hafta içi yoğun iş temposundan sonra, haftasonunda kendini deşarj edeceğin bir ortamın olmalı ki bir sonraki haftaya bomba gibi hazırlan. Dün de çok sevdiiğim dostlarımla geçmiş dogum günümün şerefine toplanmış olduk ki sagolsunlar beni her zaman ki gibi mutlu ettiler yanımda olarak :)

Doğum günün geçtikten sonra kutlanması, sonra hediyeler gelmesi çok güzel bişey :)
Benimde bu sene ki doğum günü hasılatım böyle .. :))




(Resimler annem için , hediyelerimi görebilsin diye :) )

Bu arada http://shop.mango.com/home.faces?state=she_052_TR adresini ziyaret edin.. Bu sezonun beli yüksek, kemerli etekleri ve kalp desenli etek ve kazakları çok güzel gerçekten..Mutlaka bir göz atın derim..Ben bir süreliğine kendime ve kredi kartıma Mango'ya girmeyi yasakladım :) Benim yerime de gezin , alın :))

Uzun bir aradan sonra anne resimleri tekrar sizlerle..

Vol 11


(pastel boya)


(sulu boya)


(sulu boya)


(pastel boya)


(pastel boya)


Sevgiyle kalın..

11 Şubat 2011 Cuma

'Aşk Tesadüfleri Sever'

Pazartesi günü benim dogum günümdü, 21 yaşına bastım aypıtır söylemesi.. Doğum günü dediysem hiç zannetmeyin öyle eskileri gibi kutlanıyor doğum günleri.. İnanmazsınız bir pasta bile kesmedim o gün.. Yaşlanıyorum galiba..:)

Neyse o gün Emre Talay'ı Dubai'ye uğurladım, bıraktı gitti beni doğum günümde :P İşin şakası bir yana yurt dışına çıkması demek bizim telefonla bile konuşamıyor olmamız demek neredeyse o yüzden biraz mutsuz oldum doğum günümde.. Ama bu mutsuzluk akşam değişti tabi ki canım dostlarım vardı yanımda çünkü hep oldukları gibi. Melicimle, Meltüşüm ( ve tabi ki büyük ailemizin yeni beyfendisi Cüneyt de bizimleydi :) ) Bal böceklerim doğum günümün son saatlerinde yanımda olarak bana en güzel hediyeyi verdiler..

Ama tabi ki asıl hediyem bu değildi, çünkü günün saatlerinde bana Mehmet Günsür izleterek ödüllendirdiler..:))

Tabii ki de tahmin ettiğiniz üzere "Aşk Tesadüfleri Sever" filminden bahsediyorum.. Büyük beklentilerle gittik filme bunu belirtmeliyim. Daha gitmeden önce bir çok arkadaşım , ikinci yarı için mendilleri hazırla falan diye öğütte bile bulundular bana.. Neyse filmde belki de bir çok insan kendinden bir şeyler bulabiliyor. Benim etkilendiğim bir çok sahne oldu ama buna en büyük etken "iyi oyunculuğun dışında" o sahnelere mükemmel derecede oturmuş müziklerdi.. Ben buna çok inanıyorum, bir filmdeki müzikler başarılıysa ve filmden bir şeyler varsa o şarkının dizelerinde seni alıp götürüyor..Bana da aynen öyle oldu işte.. Filmin sonu her ne kadar ütopik gelse de.. yine de beni ağlatmaya ve filmin başında hazırladığım mendili kullanmama engel olmadı..Ve filmin geneline bakarsak Bülent Ortaçgil'in sözlerinin Mehmet Günsür ağzından dökülmüş haliyle film bitiminde kendi kendime "Olamaz mı? Olabilir. " dedim.

Çünkü imkansız bir şey değil böyle tesadüflerin oluşması, hayatımızda kaç kez yaşıyoruz kim bilir. Hatta kimi zaman bu kadarı da olamaz dediğimiz şeyler bile olabiliyor, şaşırmıyoruz. İşte o yüzden ben bu filmi çok beğendim. Hayatımızda gözden kaçırdığımız bir çok şeyi görmemizi daha farklı bakış açılarıyla bakmamızı sağlıyor belkide.

Bir de bu filmde en sevdiğim şey küçük çocukların aşkı.. Küçük kızın heyecanla balkonda kırmızı bisikletli çocuğu beklemesi.. Kırmızı bisikletli çocuğun kızı görmek için balkonuna bakması.. Küçük kızın filmlere özenip bisikletin önüne atlayarak, çocuğa "film çevirelim demesi" o yaştaki bir çocuğun hayal gücü gerçekten de.. aslında dönüm noktası o çarpışma çünkü küçük Özgür'ün hastalağı ilk o anda ortaya çıkıyor.. Yine o masum aşk içindeki küçük bir tesadüf..

Oyunculukları tartışmıyorum bile..Çünkü kadro gerçekten güçlü bir kadro.. Daha önce beraber çalışmış bir ekip de var bunların içinde ki eminim bunun yararı da büyüktür..Yine de sakın kayırılıyor diye düşünülmesin ama Mehmet Günsür gerçekten bir başka:) hem oyunculuğu, hem her halinin ona yakışması ve daha bir çok şey..

Bir de söylemeden geçemicem , ben Cansel Elçin'i gerçekten çok severim, bu filmdeki karakterinin de ona çok yakıştığını söylemeden geçemicem.. O nasıl güzel bir Fransızca konuşmadır, o nasıl güzel bir aksandır..Filmde çok kısa bir sahnesi olmasına rağmen başroller arasında gerçekten de çok şık durmuştu diyebilirim..İleride daha uzun süreli görmek isterim kendisini filmlerde..

Bunlarda film albümündeki parçalar, dinlemek isteyenlere;

-Müslüm Gürses - Aşk Tesadüfleri Sever,
-Teoman - Değirmenler
-Şebnem Ferah - Hoşçakal
-Tanju Okan - Aşkı Bulacaksın
-Redd - Nefes Bile Almadan,
-Ozan Ünlü - Ankara Rüzgarı,
-Demir Demirkan - Zaferlerim
-Mert Çetinkaya - Kafes

Filmi hatırlayınca yine bir iç çekiyorum "Ahhh Ahhh!!" diye.. Allah Mehmet Günsür'ü sahibine bağışlasın diyor bir iç daha çekiyorum :) Sonra da "Olamaz mı, Olabilir."diyerek yazımı noktalıyorum :)

Sevgiyle kalın..

Dinlenesidir Mehmet Günsür izlenesi olmasının yanında :)

7 Şubat 2011 Pazartesi

Mutluluklar bizden olsun..



Düğünümüz vardı a dostlar :))
Serdar ve Pelin çiftine kocaman mutluluklar...

Silindi mi ismim bak onu bilmiyorum :)

1 Şubat 2011 Salı

Kadiş Vs. Derya

Anneme özendim dün akşam..
Küçükken de severdim suluboya yapmayı ama hiç bir zaman beceremedim tabi..:)
Hoş yine de becerebildim sayılmaz ama yine de idare eder değil mi ama :))

Balerin figürleri hep hoşuma gitmiştir,anneme de yaptırıyorum şimdi yarın bir gün evim olunca asmak için :)
bunu da ben yaptım bakalım beğenecek misiniz?



Benim resimden sonra gözünüz gönlünüz açılsın yine..
Annecimin karakalem çalışmalarıyla devam edelim..


Vol 10




















Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...