Pages

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Aşk bu..



Ben bu hayatta hep iyi şeyler olabileceğine inanan bir insanım. Tabi Polyanna'lık boyutunda olmadım hiç bir zaman, ama hep sığındığım bir şey vardı, "her şey güzel olacak!"

Son 2 ay içinde belki de şu yaşıma kadar görmediğim acıyı, üzüntüyü art arda yaşadım. Hem de en beklenmedik anlarda, hiç ummadık şekilde.

Anneannem benim için "anne" demekti. Şu hayatta en sevdiğim kokusuna bile özlem duyduğum annem. Onun elinde büyüdüm ben. Bana birşey olmasın diye gözümün içine bakardı hep elimden tutardı, arada bir avucumun içini gıdıklar, gülerdi muzipçe. Ben büyüsemde, onun gözünde hep o küçük kızdım. Aklı hep bende kalırdı, merak eder telefon açardı "ohh çocugum, aman çocugum dikkat et kendine" Kulağımda hala o sesi.
Sanki telefon çalacak şimdi, duyucam sesini, sesindeki endişeyi, iyi olduğumdan emin olduğundaki rahatlamasını hissedicem. Sanki hala telefonun diğer ucunda o sesi bulacak gibiyim. Belki de bu hisle yaşamak daha kolay geliyor bilmiyorum..

Benim dedem, hayatımda tanıdığım en orijinal insandı belki de. Kendi çocukluğunda oynayamadığı, alamadığı her şeyi biz yaşayalım , görelim isterdi. Bir oda dolusu hediyelik eşya ile herkese yetecek kadar sevgisi vardı.
Kimseyi o evden eli boş göndermedi. Şuan evimin her köşesinde dedemden bir anı bakıyor bana. Bir köşede radyo var, bir köşede ufak bir ışık, çantamın içinde anahtarlık.. Beni evime hiç eli boş göndermedi, son kez gördüğümde de öyle oldu, aldığı son hediye ile uğurladı aslında beni eve.

Hani AŞK falan diyor ya insanlar. Birbirimize şöyle aşğızı böyle aşığız. Ben hayatım boyunca anneannem ile dedemin birbirine hissettiği gibi bir aşk görmedim. 60 seneden sonra bile birbirinin gözünün içine böyle bakan,   birbirine hala bu derece aşık olan ve o ilk gün ki heyecanı yaşayan başka kimseyi görmedim, göremem de. Ne çevremde var böylesi, ne de ben yaşayabilirim bu hissi.

Anneannem'i kaybettiğimde dedem hiç kabullenmek istememişti onun gittiğini, bir daha yattığı yerden ona seslenip "hayatımmm, aşkımmm hadi gel bi sarıl bana" diyemeyeciğini, odasınn kapısının önünden geçerken ona çapkın çapkın el sallayamayacağını, bir daha hiç aynı havayı soluyamayacağını.. Belki de bu yüzden di onun yanına hemen gitmek isteyişi, "ben senin fazla bekletemem" diyişin altında bu hisler vardı belki de.

Ve dayanamadı kalbi onsuzluğa, Tam 3 hafta sonra aynı gün, aynı saatte gitti o da sevdiğinin yanına.

Bu kadar mı aşıktı karısına dedi hiç bilmeyenler.
Bir ömrü beraber geçirdiler, şimdi sonsuz bir ömür bekliyor onları. Yanyana, hep el ele, hiç ayrılmayacak onlar. Hep istedikleri gibi.

Belki biz onların yokluğuna alışmakta zorlanıcaz belki ama onlar el ele izleyecek bizi orada.

Çok özledim,..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...